Sakarya’da son yıllarda en çok konuşmamız gereken konulardan biri aslında siyasetten de ekonomiden de önemli: su
Çünkü su biterse tartışacak hiçbir şeyimiz kalmaz.
Bugün Sapanca Gölü’ne baktığımızda durumun ciddiyetini çıplak gözle bile görebiliyoruz. Göl seviyesindeki oynama artık mevsimsel bir dalgalanma değil, kalıcı bir gerileme sinyali veriyor. Sapanca’dan hem Kocaeli hem Sakarya su alıyor; üzerine bir de artan nüfus, kaçak kullanım ve iklim değişikliği binince yük daha da ağırlaşıyor.
Bir yandan da köylerde, mahallelerde yıllardır bizi idare eden göletler birer birer kuruyor. Eskiden yazın sulama yapılan, hayvanların su içtiği, çevresine hayat veren göletlerin çoğu bugün çorak bir görüntüye bürünmüş durumda. Yağış rejimi değişti, kışın ya yağmıyor ya da yağsa bile toprak su tutmuyor.
Hal böyle olunca gözler uzun süredir gündemde olan Ballıkaya Barajına çevrildi. Yıllardır “bitecek, tamamlanacak, su sorununu çözecek” denilen bu baraj hâlâ devreye alınamadı. İnşaatı büyük ölçüde bitti ama barajın su tutması ve işletmeye açılması için gereken süreç uzadıkça uzuyor.
Peki Ballıkaya Barajı faaliyete geçtiğinde ne sağlayacak?
Öncelikle şunu söylemek lazım: Ballıkaya, özellikle Adapazarı başta olmak üzere kentin içme suyu güvenliğini tek kaynağa bağımlılıktan kurtaracak. Bugün suyun neredeyse tamamen Sapanca’ya bağlı olması, herhangi bir kuraklıkta ya da gölde yaşanacak bir kirlilikte tüm kenti riske sokuyor.
Baraj devreye girdiğinde:
Sapanca üzerindeki yük azalacak,
Su kesintilerine karşı yedek bir kaynak oluşacak,
Yaz aylarında yaşanan talep artışı daha rahat yönetilecek,
Sakarya’nın doğu bölgesine su iletimi güçlenecek.
Yani Ballıkaya, suyu tüketen değil, Şehre nefes aldıracak bir sigorta olacak.
Ama ortada bir gerçek var: Baraj hâlâ su tutmaya başlamadı. Süreç uzadıkça maliyet artıyor, kamu kaynakları heba oluyor, en önemlisi de Sakaryalılar su güvensizliğiyle yaşamaya devam ediyor.
Bugün artık şunu konuşmak zorundayız:Su projeleri sadece seçim dönemlerinde hatırlanacak tabelalar değil, geleceği belirleyen yatırımlardır. Ballıkaya’nın bir an önce devreye alınması, kuruyan göletlerin ıslah edilmesi, kaçak yeraltı su çekiminin denetlenmesi ve Sapanca’nın korunması artık tartışma konusu değil, zorunluluktur.
Sakarya bereketli bir şehir olabilir, ama bereketin ilk şartı suya sahip çıkmak.Suya sahip çıkmazsak, yarın ne tarım kalacak, ne göl, ne de gölet…
Bu haberi kaçırmayın Sakarya'yı susuzluk tehlikesinden kurtaracak proje için verilen teklifler arasında uçurum kadar fark var! Devamını Oku Bu haberi kaçırmayın 10 yıldır bekleyen bir baraj hikâyesi: Çamdağı Barajı! Devamını Oku
Yorumlar